İSTANBUL YAŞAM KOÇU YÜKSEL KÖKSAL05354336620
yukselkoksal10@gmail.com
Hayallerin Kontrolden Çıkması - Maladaptive Daydreaming – Gündüz Düşleri
08/02/2018 Bu yazı ailelere bir farkındalık oluşturması amacı ile yazılmıştır. Bireyin hayatında, 0-6 yaş gibi altın bir çağın önemine dikkat çekmek, hayat boyu kaliteli iletişimin belki de pek çok konuda yaşanabilecek kontrolsüzlükleri önleyeceğine vurgu yapılması istenmiş, aile ve genç açısından doğru iletişim kurmanın, ruh sağlığı açısından önemine dikkat çekmesi hedeflenmiştir. Başarı ve mutluluk çift kanatlı bir kuştur. ‘’Ben şuan 14 yaşındayım ve 9. Sınıftayım. Bundan 4-5 sene
önce tek başıma İstanbul’dan Balıkesir’e otobüsle halamın yazlığına gittim.
Benim için zor bir süreçti yaşım henüz 9. Biraz korkuyordum, ailem otobüsten
inmememi tembihledi. Dediklerini yaptım otobüsten 5 saat boyunca inmedim
sıkılmıştım. Polis kontrolleri oluyordu nedense korkuyordum. Yaşım küçük olduğu
için ve tek başıma otobüsle il dışına çıktığım için beni evden kaçtığımı zannedip
problem olup karakolluk olacakmış gibi bir his vardı. Korkunçtu. Neyse ki
Balıkesir’e varmıştım. Halam gelip almıştı beni. Yazlıkta sadece halam ben ve
babaannem vardı. Sıkılıyordum sürekli. Bazen halamla denize gider bazen de
akşamları çarşıya çıkardık. Dışarıda sürekli yaşıtlarımı görüyordum ama onların
yanına gitmeye utanıyordum. 1 ay böyle sürdü, 1 ayın sonunda en yakın kuzenim
geldi Balıkesir’e. Kuzenimde benim gibidir utangaçtır içine kapanıktır.
İkimizde dışarıdaki yaşıtlarımızla tanışmaya cesaret edemezdik, utanırdık.
Kuzenimle evimiz pek yakın değildi ara sıra görüşürdük. Sıkılırdım hep.
Balkondan dışarıdaki oyun oynayan çocukları izlerdim. Bir gün kuzenimle
dışarıya çıktık. Çocuklardan birisi elindeki topla yanıma geldi “Sizde
gelsenize voleybol oynayalım, yakan top oynayalım.” Dedi. Utandım ve
heyecanlandım. Direkt hayır dedim. Eve gidince kuzenime pişman olduğumu keşke
evet deseydim dedim o da pişmanlık duydu. Bu olaydan yaklaşık 2 hafta sonra
kuzenim İstanbul’a döndü. Yalnız kaldım. Sürekli o çocuklarla oyun oynamanın
hayalini kurup o hayali olduğum yerde oynanama başladım. Bu çok garipti. O
kadar enerjiktim ki kendime inanamadım bir süre böyle devam etti. 2 ay sonra İstanbul’a
döndüm. Okullar başladı ben halen daha hayallerimi oynamaya başladım. Bir süre
sonra mimiklerimle oynama başladım. Tuhaftı. Mimiklerimi bilinçsizce farkında
olmadan yapıyordum. 2 sene boyunca böyle sürdü. Sık sık hayal kurmuyordum. 3.
Sene bir kaç sebepten dolayı ailemle aram bozuldu, ailemle olan sorunum arkadaş
ilişkilerime ve derslerime yansıdı. Berbat haldeydim. Etrafıma sarılabileceğim
1 kişi dahi yoktu. Çok mutsuzdum. Kendimi hissetmiyordum. Mutsuzluğun
hayallerime yansıdı. Sürekli hayal kurup kurduğum hayalin içindeydim. Bir
hayale başlıyorum ve hayalin içindeyim insanların yanımda onları görüyorum
onlarla konuşuyorum. Tiyatroda oynarmışçasına oynuyorum. Yeri geldiğinde gülüp
mutlu yeri geldiğinde üzülüp ağlıyordum. Bu böyle sürdü artık bağımlılık haline
geldi. 8. Sınıfa geçtim. Önemli r sınav beni bekliyordu. Ders çalışmam lazım
fakat kendimi derse vermiyordum. Neyse ki ailemle ve arkadaşlarımla aramı
düzeltmiştim fakat halen daha hayallerimle yaşamaya devam ediyordum. Olmuyordu.
Kendimi derse veremiyordum r ne hayali kurmak istiyorsam onu oynuyordum.
Derslerimi etkiledi. Hiç bir şekilde derslerimde başarılı olamadım. Sürekli dikkattim
dağıldı. Bırakamıyorum. Bazen bilinçsizce oluyor. Yolda yürürken kendimi
kaybediyorum, her şeyin farkında olduğumda insanların bana değişik baktığını
görüyorum. Bu beni üzüyor. Birçok kere bırakmayı denedim ama başaramadım. Neler
yaptığımı analiz ettim internette birçok araştırma yaptım. Yaptığım araştırmayı
zorla da olsa utanarak anneme anlattım. İnanmadı bana “internette gördüğün
şeyleri kendine uyguluyorsun” dedi. Bir süre sonra destek almak istediğimi
problemimi bir uzman ile çözmek istediğimi belirttim. Bana tekrardan inanmadı
ve gerekmediğini söyledi’’ Hayallerin nasıl kontrolden çıkabildiğini ve sonucunu
sizlere örnek olması adına, 14 yaşında ki gencimizden istediğim mektubu
sizlerle paylaştım. Hayallerin konrolden çıkması durumu - ‘Maladaptive Daydreaming’
yani ‘Gündüz Düşleri’ hakkında
internette araştırma yaptığınızda çok fazla doyurucu bilgiye ulaşamıyor
olmamıza rağmen, merkezimiz de gençlerle yaptığım koçluk çalışmalarında kısa
bir zaman aralığında aynı vaka ile birkaç kez karşılaşmak, bu yazıyı yazma ihtiyacını
doğurdu. Öğrenci koçluğu yaptığımız genç bir bayanın mektubunu yukarıda sizlerle
paylaştım. Bizzat satır satır kendisi yazdı. Bu durumun ne olduğunu, nasıl
başladığını ve bir bağımlılık haline geldiğini uzun uzun anlatmış. Şuan 14
yaşında ve artık bu durumun tüm hayatını nasıl olumsuz etkilediğinin
bilincinde. Annesine durumu paylaştığında annesini inandıramamış. Çalışmamız esnasında annesiyle iletişiminden bahsederken;
şimdi ben anneme bir şeyleri anlatmaya çalışsam, elinde ki telefona bakarak
beni dinlermiş gibi yapar. Hatta benim sözümü keser ve güldüğü videoya bakmamı
ister. Beni asla dinlemez. Kendimi ifade edemiyorum ve çok yalnızım.
Arkadaşlarım ile de iletişim kurmakta zorlanıyorum. Derslerde de başarısızım. Bazı yerlerde, gündüz düşleri olarak Türkçe’ye çevrilmeye
çalışılan ‘Maladaptive Daydreaming’ adı verilen bu sendrom hakkında internette bir
iki uzman görüşü bulmak mümkün. Geçmiş travmaların etkisine ve yalnızlık
duygusuna karşı geliştirilen bir savunma mekanizması olduğu yönünde yorum
yapılmış. Benim de ilk karşılaştığım da edindiğim izlenim, gencin ailesiyle
yaşadığı iletişimsizlik sonrasında bir savunma geliştirdiği yönünde oldu.
Çocuklar 0-6 yaş sürecinde annelerine veya kendilerine bakım veren kişiye
güvenli bağlanmayı gerçekleştirmek isterler. Bu oluşmadığında birey, oluşan
acıdan kaçmak için bir savunma mekanizması geliştirecektir. Yukarıda ki mektup,
zaten sürecin nasıl işlediğini ve ne boyuta geldiğini bizlere çok net
anlatmakta. Bu genç kızımıza yeni bir yaklaşım şekli vererek bu durum
ile hayatına nasıl devam etmesi gerektiğini kendisiyle paylaştım. Yükselen
Başarı Öğrenci Koçluğu Modeli ile kişiye özel bir gelişim modeli tasarlandı. Ve
gereken uzmanların yardımı ile süreç devam etmekte. Bu sendrom, beyinde ki mutluluk hormonunun salgılanmasına
sebep olan bir bağımlılık durumu. Tüm bağımlılık halleri gibi, başlarda mutlu
ettiği sanılan ve sonrasında tüm hayatı olumsuz etkileyen bir bağımlılık hali. Ve
bunu fark edip ‘Yapma - Düşünme’ demekle kurtulabilecek bir şey değil. Bir
süreç ve farklı bir yaklaşımı gerektiriyor. Bu süreç onun hayatında başladı. Bu yazı ailelere bir farkındalık oluşturması amacı ile
yazılmıştır. Ailelerin çocukları ile kuracakları iletişimin önemine dikkat
çekmeyi hedeflenmiştir. Mektupta da fark edileceği gibi, olay 9 yaşında
başlamış olup, orada belirtilmeyen bir durum daha söz konusudur. Mektubu yazan
o anda ailenin 3. çocuğudur ve 4. çocuk o dönemde aileye yeni katılmıştır.
Çocuğun, annenin ve diğer bireylerin durumunu gözünüzde canlandırmak, süreci
anlamanızı kolaylaştırabilir. Ve kendi hayatlarınızda ki bazı durumlara bir
ayna olabilir. Aile, bireyin yaşam kodunun ilmek ilmek işlendiği ve hayatın
doğal akışında bazen farkında olmaksızın iletişim kazalarının en çok yaşandığı
yerdir. Ve burada ki en küçük bir olumsuzluk, bireyin hayatında gelecekte, tüm
ilişkileri şekillendiren negatif bir bilinçaltı kaydı olarak karşımıza
çıkabilmekte. Çocuklarınız ile kurduğunuz iletişimin kalitesini arttırmak
ve onların hayatlarında bir farkındalık oluşturmak amacıyla, hiç bir sorun
olmadığını düşünseniz bile profesyonel bir bakış sizin gördüğünüzden çok
fazlasını görebilir. Ve iş işten geçmeden, çocuğun küçük başarısızlıkları ve
iletişim kazaları bir çığ gibi büyümeden, hayatın tüm kalitesini pozitif
değiştirecek önlemler alınabilir. Nasıl ki zaman zaman bedeninizi checkuptan
geçiriyorsunuz, ruhunuzun da buna ihtiyacı vardır. Zira bu genç bayanın
merkezimize ilk geliş sebebi bir dönem ödevini yapmak amaçlıydı. Şuan kendisiyle çalışmalarımız devam ediyor, aile ile
iletişim kalitesi çok yükseldi. Derslerde ki başarısızlığa sebep olan sorunlar
da tek tek ortadan kalkmaya başladı. Ailesi ile konuşabilen gencin, gündüz
düşleri kurmasına da eskisi kadar ihtiyacı kalmadı. Düşüncelerinin ve hayatının
kontrolünü eline almanın tüm hayatında ki muhteşem sonuçlarını yaşıyor. Yüksel Köksal Aile Danışmanı / Kişisel Gelişim Profesyoneli / Öğrenci ve
Yaşam Koçu 0 535 4336620 0 533 3738123 0 216 3476003 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
BERTRAND RUSSELL’IN ‘MUTLU OLMA SANATI’ İSİMLİ KİTABINDAN ÇIKARILACAK 6 DERS - 05/04/2019 |
Tarihin en büyük filozoflarından Bertrand Russell’ın aykırı kitaplarından ‘Mutlu Olma Sanatı’, ufkunuzu geliştirip bakış açınızı değiştirecek yaklaşımlar sergiliyor. |
ANNELİK VE CİNSELLİK İKİLEMİNDE YANLIŞ BİLİNEN KONULAR - 31/03/2019 |
GEBELİK VE CİNSEL YAŞAM |
CİNSELLİK KADINLARIN ANLAM DÜNYALARINDA FARKLI BİR KÖŞEYE OTURUR - 29/03/2019 |
Modern toplumlarda kadınlar için cinselliğin anlamı da farklıdır. |
Bir Psikologun Yazdığı Mektuptan İlişkiler Üzerine 16 Kıymetli Tavsiye - 22/03/2019 |
Psikolog Gerald Rogers zor bir boşanma geçirdikten sonra Facebook arkadaşları ve takipçileri için bir açık mektup yazmış. |
AKRAN ZORBALIĞI NEDİR? - 17/03/2019 |
Akran Zorbalığı Konusunda Edinmeniz Gereken Temel Bilgiler |
Çocuklarda ki Sosyal Fobi Nedir? Belirtileri ve Kurtulma Yolları Nelerdir? - 17/03/2019 |
İnsanın yaşamını olumsuz yönde etkileyen sosyal fobi nedir? |
ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ VE KURTULMA ÖNERİLERİ - 08/03/2019 |
Toplumda çok fazla önemsenmiyor ama özgüven eksikliği çocuk yaşlarda başlayıp yetişkin dönemde; depresyon ve sosyal fobi gibi rahatsızlıklara yol açabiliyor. |
BİLİNÇALTI NEDİR VE NASIL ÇALIŞIR ? BİLİNÇALTIMIZI PROGRAMLAYARAK YAPABİLECEĞİMİZ İNANILMAZ ŞEYLER - 01/03/2019 |
Bilinçaltı Nedir? |
Pedagojide güvenli bağlanma nedir? - 22/02/2019 |
Çocukların kimliklerini oluşturabilmesi, benliklerini tanıyabilmesi ve karakterini zarara uğratacak tehlikelerden korunabilmesi için en önemli yapı güvenli bağlanma köprüsüdür. |
Devamı |